Sanal Gerçeklik Nedir?

Sanal Gerçeklik Nedir?

Sanal gerçeklik (Virtual Reality), bilgisayar ortamında çeşitli grafikler kullanılarak kişilerde gerçeklik algısı oluşturan ve ortamla çift yönlü iletişimi sağlayan bir teknolojidir.

Bireyden alınan komutlara göre sanal ortamın görsel ve işitsel uyaranlarla yanıt vermesiyle bireyin gerçek hayattakine yakın deneyimleri hissetmeleri amaçlanır. Bireyin kendini gerçek hayattaymış gibi hissetmesi sanal gerçekliği pek çok uygulamalardan ayıran en önemli özelliğidir. Kullanıcının bilgisayar tarafından oluşturulan ortamı kontrol edebilmesi bilgisayar-kullanıcı arasındaki karşılıklı etkileşimle sağlanmaktadır. Sanal gerçeklik uygulamaları minimum seviyede sanal gerçeklik gözlükleriyle kullanıcının baktığı noktayı ve gideceği yönü etkileşimli olarak belirlemesiyle gerçekleştirilir. Hareket ve konum algılayıcı sensörlerin gözlüğe entegre edilmesiyle kullanıcının sanal ortamda dolaşabilmesi sağlanmaktadır. Bu teknoloji eğitim, sağlık, eğlence, turizm, mimari ve satış pazarlama gibi pek çok sektörde yaygın olarak kullanılmaktadır. Yapılan araştırmalarla birlikte bu alanlarda gelişmeler devam etmektedir.

sanalgerceklik-min-770x500.jpg

Sanal Gerçekliğin Tarihçesi

Jaron Lenier, sanal gerçeklik kavramını kullanan ilk bilim insanıdır. Lenier 1970’li yıllarda ilk sanal gerçeklik çalışmalarına başlamıştır. Sanal gerçekliğin kökeni Latincedeki “virtualis” kelimesinden gelir. Gerçekte var olmayanın, bilgisayar yazılım ve donanımlarıyla oluşturulan üç boyutlu dünya ile etkileşimimizi sağlayarak çeşitli duyu organlarımızla algılayabildiğimiz objelere dönüştürülmesini sağlar. Sanal ortam aracılığıyla iletişim kurup algıladığımız bu objeler gerçek dünyadaymış hissine kapılmamıza neden olur.

Teknolojinin hızla gelişmesiyle son zamanlarda adını çok daha sık duyduğumuz sanal gerçeklik aslında iki boyutlu bir resim ya da figürü üç boyutlu hale getirme arzusundan yola çıkılarak geliştirilmiş bir teknolojidir. Eski Yunan’da Euclid sağ ve sol gözün aynı görüntüyü perspektif olarak farklı algıladığını belirlemiş ve bundan sonra ilk defa “stereo” kavramı ortaya atılmıştır. Stereo, göreceli anlamında kullanılmaktadır. Resim ve fotoğraflama teknikleri stereo kavramının çıkış noktalarındandır.

Charles Wheatstone, ilk stereo görüntüleyicisi olarak bilinmektedir. 1838 yılında iki boyutlu nesneleri üç boyutlu olarak gösteren bir alet icat etmiş ve buna stereoscope ismini vermiştir.

Charles Wheatstone’un stereoscope’u icat etmesi üzerine buna benzer çalışmalar hızla devam etmiş ve modeller geliştirilmiştir. Tarihler 1850’yi gösterirken David Brewster kutu şeklindeki streoskobu icat ederek adeta çığır açmıştır. 1960 yılına gelindiğinde ise Kinematoscope Coleman Sellers tarafından icat edilmiştir.

sanal-gerceklik-nedir.jpg

20. yüzyılda yeni teknolojilerin kullanılmasıyla birlikte üç boyutlu çalışmalar artmış ve daha karmaşık hale gelmeye başlamıştır. Bu teknolojinin ilk örneği “Mavi Kutu” olarak adlandırılan projedir. Mavi kutu projesi pilotların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla oluşturulmuştur Teknolojinin geliştirilmesi ile 1982 yılında William Gibson tarafından “siberuzay” kavramı ortaya çıkmıştır. Gibson’a göre siberuzay kavramı, İnsanların bilgi tabanlı mekânı yönlendirdiği ucu bucağı olmayan, sanal bir dünyadır. Gibson siberuzay kavramından ilk defa “Neuromancer” adlı romanında bahsetmiştir. Bu kitap sadece siberuzay kavramının değil sanal gerçeklik, yapay zekâ ve genetik mühendisliği kavramlarının da yer aldığı ilk eserdir. 1990’lı yıllarda yeni yeni konuşulmaya başlanan sanal gerçeklik kavramı, ülkemizde hala başlangıç aşamasında denilebilir. Ancak hızla artan teknoloji, akademik programlar ve profesyonel geliştiriciler sayesinde oldukça özgün ürünlerin ortaya çıktığı yeni bir uzmanlaşma alanının oluştuğu görülmektedir.

Editör